• +90 212 325 23 00
  • Levent Mah. Beyazkaranfil Sok. No:18 Posta Kodu:34330 Beşiktaş/İSTANBUL

Avukatlık Mesleğinin Osmanlı ve Türkiye’de Gelişimi, Dünya Tarihinde Baro Sistemi ve Gelişimi, Türkiye Barolar Birliği: Tarihçesi, Öngörülen Alternatif Baro ve Nispi Seçim Sistemi Değişikliği (BÖLÜM 2)

Avukatlık Mesleğinin Osmanlı ve Türkiye’de Gelişimi, Dünya Tarihinde Baro Sistemi ve Gelişimi, Türkiye Barolar Birliği: Tarihçesi, Öngörülen Alternatif Baro ve Nispi Seçim Sistemi Değişikliği
(BÖLÜM 2)

Avukatlık Mesleğinin Osmanlı ve Türkiye’de Gelişimi, Dünya Tarihinde Baro Sistemi ve Gelişimi, Türkiye Barolar Birliği: Tarihçesi, Öngörülen Alternatif Baro ve Nispi Seçim Sistemi Değişikliği (BÖLÜM 2)

  • 14.07.2020

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ[i]

(Bölüm 2)

TARİHÇE

Türkiye Barolar Birliği'nin kurulması ilk kez Ocak 1934'te İzmir'de düzenlenen Türkiye Avukatlar Kongresi'nde gündeme getirilmiş ve 5 gün süren toplantıya katılan baro temsilcileri, "Türkiye Avukatlar Birliği"nin kurulmasını kararlaştırmışlardır. Ancak, alınan bu karara rağmen, 27 Haziran 1938 de kabul edilerek 1 Aralık 1938' de yürürlüğe giren ve günün koşullarına göre pek çok ileri yeni hüküm içeren 3499 sayılı Avukatlık Kanunu'nda Barolar Birliğine yer verilmemiştir.

Daha sonraki yıllarda toplanan baro temsilcilerinin, (1957'de Ankara'da ve 1958'de İzmir'de), Türkiye Barolar Birliği'nin kurulmasının gerekliliği konusunda tam bir görüş birliğine vararak bu amaçla başlattıkları ön çalışmalar sonunda, 16 Mayıs 1963'te hazırlığı tamamlanarak 7 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile "Türkiye Barolar Birliği" nin kurulması yasal olarak da kabul edilmiştir.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN ORGANLARI

4 yılda bir yenilenen seçimlerle göreve gelen yönetimler tarafından idare edilen Türkiye Barolar Birliğinin organları; Genel Kurul, Başkanlık, Başkanlık Divanı, Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetleme Kuruludur.

Genel Kurul;

Birliğin en yüksek organı olan Genel Kurul, baroya kayıtlı avukatların, avukatlıkta en az 10 yıl kıdemli üyeler arasından gizli oyla seçecekleri ikişer delegeden oluşur. Görevde bulunan baro başkanları ile Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yapmış ve yapmakta olan avukatlar Genel Kurulun doğal üyeleridir. Avukat sayısı yüzden fazla olan barolar, yüzden sonraki her üç yüz üye için ayrıca bir delege seçerler.

Genel Kurulun görevleri arasında, Birlik Başkanını, Yönetim, Disiplin ve Denetim Kurullarını seçmek, uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit etmek, Birlik Yönetim Kuruluna talimat vermek, Birliğin hesaplarını incelemek ve bütçesini onaylamak bulunmaktadır.

Başkanlık;

Başkanı, Genel Kurul kendi üyeleri arasından gizli oyla seçer. Başkan, Birliği temsil eder. Genel Kurulun, Yönetim Kurulunun ve Disiplin Kurulunun kararlarını yerine getirmekle yükümlü olan Başkanın; yabancı barolar ve hukuk kurumları ile ilişki kurmak, meslek onur ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde yasa ve meslek kurallarının gereğini tüm kişi ve organlara karşı savunmak gibi görevleri de bulunmaktadır.

Başkanlık Divanı;

Başkanlık Divanı; Başkan, iki Başkan Yardımcısı, Genel Sekreter ve Saymandan oluşur.Yasa hükümleri ile Yönetim Kurulunun kendisine yüklediği görevleri yerine getiren Divan; Birlik mallarının yönetimi hakkında karar almaya ve baro başkanlarını gerektiğinde toplantıya çağırmaya da yetkilidir.

Yönetim Kurulu;

Yönetim Kurulu; Birlik Başkanı ve Birlik Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli oyla seçtiği on üyeden oluşur. Kurula, Birlik Başkanı başkanlık eder.

Birliği ve mallarını yönetmek ve Genel Kurulun kararlarını uygulamakla yükümlü olan Yönetim Kurulunun görevleri arasında; baroların kararlarına karşı yapılan itirazları incelemek ve karara bağlamak, avukatlık ruhsatnamelerini, kimlik belgelerini ve avukatlık ortaklığı yetki belgelerini düzenlemek, avukatlık sınavını yaptırtmak, baro kurulmayan yerlerin en yakın baroya bağlanmasına veya baroların birleştirilmesine karar vermek, baro genel kurullarını olağanüstü toplantıya çağırmak, barolar arasında çıkan anlaşmazlıkları çözümlemek gibi idari işlemler yanında avukatlık mesleğinin gelişmesine, avukatların haklarının korunmasına ve sosyal durumlarının geliştirilmesine yarayacak incelemeleri yaparak sonuçlarını Genel Kurula sunmak, mesleki dayanışmanın sağlanması ve devamlılığı için çalışma yapmak, mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerine karşı avukatlık mesleğini ve meslektaşlarını savunmak ve bu konularda her türlü yasal ve idari girişimde bulunmak da yer almaktadır.

Disiplin Kurulu;

Disiplin Kurulu, Genel Kurul tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilen yedi üyeden oluşur. Kurul, kendi başkanını, üyeleri arasından seçer. Disiplin Kurulu; Avukatlık Kanunu ile avukatlık mesleğinin ilke ve kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla mesleki çalışmada görevini gereği gibi yerine getirmeyenler hakkında baro disiplin kurulları tarafında verilen kararlar ile baroların tedbir mahiyetinde verdikleri işten çıkarmaya ilişkin kararları itiraz mercii olarak inceleyerek karara bağlamaya yetkilidir.

Denetleme Kurulu;

Denetleme Kurulu, Genel Kurul tarafından kendi üyeleri arasında gizli oyla seçilen üç üyeden oluşur. Denetleme Kurulu, Birliğin mali işlemlerini denetler. 6 Eylül l983 tarihli ve 79 sayılı kanun hükmünde kararname ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'na şu madde eklenmiştir: "Ek Madde-4: Adalet Bakanlığı, Barolar ve Türkiye Barolar Birliği organlarının görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yapıp yapmadıklarını ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre denetlemeğe yetkilidir. Bu idari ve mali denetim mahalli Cumhuriyet Savcıları ve Adalet Müfettişlerince yapılır."[ii]

 

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YÖNETİM, DİSİPLİN, DENETLEME KURULLARINDA GÖREV ALANLAR

 

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN GÖREVLERİ

Baroların işlemlerini itiraz mercii olarak inceleyen ve karara bağlayan Türkiye Barolar Birliği, üst kuruluş olarak üstlendiği görevlerin yanında, Avukatlık Kanununun 110uncu maddesi uyarınca aşağıdaki görevleri de yerine getirir.

Baroları ilgilendiren konularda her baronun görüşünü öğrenip, ortaklaşa görüşmeler sonunda çoğunluğun düşünce ve görüşünü belirtmek,

Baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlayıp mesleğin gelişmesini sağlamak,

Baro mensuplarının genel menfaatlerini ve mesleğin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak,

Türkiye barolarını ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını kuvvetlendirmek,

Her il merkezinde baro kurulmasına ve vatandaşlarda, kendilerine ait davaları avukatlar eliyle açmanın ve savunmanın lüzum ve faydaları hakkındaki inancı yerleştirmeye çalışmak,

Kanunların memleket ihtiyaçlarına uygun olarak gelişmesi ve yürütülmesi yolunda dileklerde, yayınlarda bulunmak, gerekirse ön tasarılar hazırlamak,

Baroları ilgilendiren konularda görüşünü yetkili mercilere duyurmak,

Adalet Bakanlığının, yargı ve yasama yetkisini taşıyan mercilerin ve baroların soracakları adli ve mesleki konular hakkında görüş ve düşüncelerini rapor halinde bildirmek,

Avukatların meslekte gelişmelerini teşvik edecek ve sağlayacak her türlü tedbirleri almak, Mahkeme içtihatlarının sistemli bir şekilde toplanması ve yayınlanması için Adalet Bakanlığı ve yargı mercileri ile işbirliği yapmak,

Kanunların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesine ve yüklediği görevlerin tam ve şerefli bir şekilde yerine getirilmesine çalışmak,

Baro mensuplarının ilmi ve mesleki seviyelerini yükseltmek için kitaplık açmak, dergi çıkarmak, konferanslar düzenlemek, telif ve tercüme eserlerin meydana getirilmesini teşvik etmek,

Mesleğin daha cazip bir hale getirilmesi ve bu konuda yazılı amaçlara erişilebilmesi için düşünülecek çare ve tedbirleri görüşmek üzere zaman zaman toplantılar düzenlemek,

Memleket içinde kurulmuş hukukla ilgili kurul ve kurumlarla ilgilenmek ve temaslarda bulunmak,

Yabancı memleket baroları, avukatlar birlikleri ve hukuk kurumları ile temaslarda bulunmak ve uluslararası kongrelere katılmak,

Uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek,

Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak,

Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

Özellikle 1136 sayılı yasanın yaklaşık 90. maddesinde değişiklik yapan ve yeni kurallar getiren 4667 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye Barolar Birliği'nin iş hacmi daha da artmıştır. Yeni Yasa ile bağımsız bir kuruluş olma yolundaki hedefine bir adım daha yaklaşan Türkiye Barolar Birliği, yargının kurucu unsuru olan savunmanın temsilcisi avukatların üst kuruluşu olarak Adalet Bakanlığının vesayetinden büyük ölçüde kurtulmuş; Bakanlığın onayına sunulan kararlarında, Bakanlık görüşüne karşı direnme hakkını elde etmiştir.

4667 sayılı yasa ile getirilen düzenlemeden sonra; İki yılda bir yeniden gözden geçirilerek yürürlüğe konan Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin belirlenmesinde daha etkin rol oynamaya başlayan Birlik, avukatlık ruhsatnamelerinin düzenlenmesinde de Bakanlığın yerini almıştır.

Görev yapmış başkanlar

BAROLARIN BAĞIMSIZLIĞI

“Avukatlık mesleğinde bağımsızlık, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde temel garantör olduğu gibi, adli hizmetlerin etkinlik ve yeterliği açısından da önemlidir.Bağımsızlık, avukatlara görevleri sırasında doğrudan doğruya ya da dolaylı bir kısıtlama, baskı ya da müdahale getirmeksizin, bağımsızlığını garanti eden, eşitliğe dayalı, adli, idari, hukuki ilkelerin konulması ve korunması demektir. Bağımsızlık iş sahibine karşı olduğu gibi, meslek örgütüne, devlete ve hatta topluma karşı da bağımsız olmayı gerektirmektedir.”[iii]

Barolar, savunma hakkının, hak arama özgürlüğünün, demokrasinin, laik hukuk devletinin ve evrensel nitelikli genel hukuk kurallarının etkin biçimde uygulanmasının en büyük güvencesidir. Meslek Kuralları’nın 1. maddesi de, “Türk avukatları baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin bağımsızlığı gereğine inanmışlar ve bu konuda kendilerine gerek kişi, gerek kuruluş olarak düşen görevleri başarma kararına varmışlardır.” hükmünü içermekte ve yukarıda belirttiğimiz, avukat, baro ve Türkiye Barolar Birliği bütününün bağımsızlığından söz etmektedir. Bu bütünü oluşturan üç unsurun birbiri ile olan ilişkisini birbirine karşı bağımsızlık olarak algılarsak ulaşacağımız yorum; “Özgürlük ve bağımsızlık, avukatların da karakteridir ve asla bir üst otorite, bir denetim, emredici bir ilişki ya da denetlemeyi avukatlar ve avukatlık mesleği kabul edemez. Bu anlamda avukat da, barolar da asla bir üst otorite ve tabiiyet ilişkisini kabul etmemek durumundadır; bu mesleğin özünde vardır.”[iv] şeklinde olacaktır ki bu da savunma örgütünün kurumlaşmasını engeller.

Baroların Adalet Bakanlığı’na/Yürütme Organına Karşı Bağımsızlığı

Dr. Faruk Erem, Meslek Kuralları Şerhi’nde birinci maddenin açıklamasını yaparken Klecatsky’nin “hukuk üstünlüğü” makalesinde belirttiği hukuk üstünlüğü kavramının altı unsurunu saymıştır. Bu altı unsurdan biri; “Hukuk üstünlüğü kavramını savunmaya kendisini hasretmiş, yürütme karşısında bağımsız baronun mevcudiyeti.”dir. Baroların bağımsızlığı yürütme organı karşısındaki bağımsızlığıdır.

Bağımsızlık, baro organlarının oluşumunda, seçiminde, çalışmasında ve denetiminde kendisini gösterir. 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nda 2.5.2001 tarihli 4667 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler bütün bu konularda baroların yürütme organından bağımsızlığını oldukça ileri noktalara götürmüştür. Adalet Bakanlığı vesayeti daraltılmış, son sözü söyleyen makam olmaktan çıkarılmıştır.[v] Ancak Barolar üzerindeki vesayet kalkmamış, sadece vesayet organı değişmiştir.. Eskiden Adalet Bakanlığı iken şimdi ise Türkiye Barolar Birliği'dir.

Avukatın Yargı Sistemi İçindeki Yeri[vi]

Avukatlık mesleği, ilk defa 3 Nisan 1924 yılından çıkarılan 460 sayılı Muhamat Yasasıyla hukuk sistemimize girmiştir. Modern anlamdan ilk kez hukuk sistemimize “muhami” (himaye eden) unvanıyla giren mesleğin unvanı, 1926 tarihinde çıkarılan yasa ile “avukat” olarak değiştirilmiştir. Yasanın birinci maddesine göre avukat; “bütün hukukî meselelerde başvuranlara sözlü ve yazılı görüş bildiren, her türlü belgeleri düzenleyen, mahkeme ve hakemler önünde gerçek ve tüzel kişileri vekil sıfatıyla temsil eden ve dava ve savunmayı kendisine meslek seçmiş kişi” olarak tanımlanmıştır. Türk avukatlık tarihi, avukatın “tanınma” ve “bağımsızlık” çabasıyla geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği savcılar (hakimler ve avukatlar değil); duruşma salonunun tasarımında kürsüde hakimin yanında ve onunla yan yana konuşlandırılırken; avukatlar duruşma salonunda salonun elverdiği bir yerlerde, mümkün olduğu kadar az yer işgal edecek ve savunduğu kişiden mümkün mertebe uzakta yerleştirilmiştir. Hiçbir hukuksal dayanağı olmayan bu oturma düzeninin yarattığı iletişim ortamında hüküm, genellikle avukatın iştirak etmediği bir ortamda hakim ve davada taraf olan savcının müzakeresiyle oluşturulmaktadır. Bu o denli kanıksanmış ve içselleştirilmiştir ki, artık yadırganmaz olmuştur. Bu nedenle, duruşmalar dikkatle izlendiğinde iletişim çatışmaları ve tartışmaların, taraflardan çok taraf avukatlarıyla hâkimler arasında gerçekleştiği görülür. Oysa avukat-yargıç çatışması muhakeme diyalektiğinin doğru yapılandırılması ve işlemesi halinde çok az görülen bir vak’a olması gerekir. Hakim, savcı ve avukatın aynı fakülteden mezun insanlar olduğu düşünüldüğünde hukukun terminolojisi ve muhakeme hukuku kuralları konusunda mutabık olmaları beklenir. Demokratik bir hukuk devletinde ve olağan bir yargıda uyuşmazlık, avukat ile hakim arasında değildir. Anti demokratik rejimlerde, yargı ile avukat arasındaki çatışma hat safhadadır.Demokratik bir devlet, kendisine, hiçbir kurum ve kuruluşa bağımlı olmayan hür iradeli, hür vicdanlı ve hür irfanlı avukatların varlığından rahatsız olmak bir yana; bunu teşvik eder. Büyük Devlet, haksızlık ve hata yapmayan devlet değildir. Bu haksızlığı ve hatayı ifade edecek, yapılan haksızlığın düzeltilmesini ve giderilmesini sağlayacak, kamu gücü suiistimal edildiğinde bunun karşısında durabilecek hür avukatları olan ve bu hür avukatların varolabileceği atmosferi sağlayan ve avukatlara bu güvenceyi hukukî ve fiilî olarak sağlayan devlettir.

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu Yönetmeliği

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu Yönetmeliği 19.06.2002 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Seçim[vii]

Baro seçimlerinin yapılam usulü Yönetmeliğin 52.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlmeye gore;Üye sayısı 400’ü aşan barolarda görüşmeler Cumartesi günü sonuçlandırılır. Oy verme işlemi Pazar günü saat 9.00’da başlar saat 17.00’de sona erer. Üye sayısı 400’den az (400 dahil) olan barolarda görüşmeler ve seçimler aynı gün yapılabilir. Gündemdeki konuların görüşülmesinden sonra seçim süresinin başlangıç ve bitiş saatini seçim sandık kurulu belirler.”

Organlara aday olanların isimleri seçim saatine kadar seçim sandık kuruluna ayrı ayrı veya liste halinde verilir. (53.madde)

Oy verme zarflarının mühürlenmiş olması gerekir. Oy pusulalarının mühürlü olması gerekmez. Oy pusulası el ile yazılabileceği gibi basılmış veya çoğaltılmış olabilir. Oy pusulasında yazılı isim çizilip yerine başkası yazılabilir. (54.madde)

Oy verme gizli olur. İlçe seçim kurulu tarafından belirlenmiş seçim sandık kurulu, oy vermenin gizli ve her türlü etkiden uzak düzenli bir şekilde yürütülmesinden sorumludur. (55.madde)

Yazan; Muhammed Melik Demir  (Hukuk Fakültesi Son Sınıf Öğrencisi)

 

[iii] GÜNER, Av. Semih, age. sayfa: 79

[iv] ŞENOL, Av. Asude, TBB 27. Olağan Genel Kurul Tutanağı, Trabzon 2003, sayfa: 190

[v] ÖZOK, Av. Özdemir, “Bağımsızlık, Vesayet, Birliktelik”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi Sayı: 48, Eylül/Ekim 2003, sayfa: 23

[vii] TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ AVUKATLIK KANUNU YÖNETMELİĞİ


Etiketler: TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN ORGANLARI, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN GÖREVLERİ, BAROLARIN BAĞIMSIZLIĞI, Seçim, Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu Yönetmeliği,